Hilafet geri döndü! - Karagöz Oyunu

Halk Oyuncuları Tiyatro Topluluğu,
6 Mart Cumartesi günü Maltepe Belediyesi tarafından Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen "CUMHURİYET DEVRİMİNİN TEMEL TAŞI; ÖĞRETİM BİRLİĞİ YASASI" adlı etkinliğe "HİLAFET GERİ DÖNDÜ!" adlı Karagöz oyunuyla katılmıştır.


Oyunun tam metni aşağıdadır.


HİLAFET GERİ DÖNDÜ

Yapım:
06 Mart 2010 / Halk Oyuncuları

Metin:
Öney OLCAYTU

Oynatanlar:
Hüseyin DİLAN
Öney OLCAYTU

Efekt:
Ensar ERENOĞLU

Lojistik:
Fatma UTKAN

(Perde de tuğra göstermeliği vardır, nareke ile kaldırılır. Hacivat “Bu zamanda kimse şah değil, padişah değil şarkısı ile girer)

Sakın üstüme gelme inanamam
Beni ben gibi sevmeni bilirim
Bu seferde yalancı ben olamam
Seni bir kalemde rezil ederim

Korkuyorum sana aşktan söz etmeyemem
İnatçıyım derdim çok
Dostum çok hiç dermanım yok
Ah ne zaman bu ayrılık pek yaman

Neler çektim bu dünyada
Elmi yaman benmi yaman
Bu devirde;
Kimse sultan değil
Hükümdar değil
Bezirgan değil
Bu kadar güvenme hiç kendine
Kimse şah değil padişah değil



HACİVAT - Of! Hay hak!

Şem-i bahtım hasıl ettikçe ziyayı perdede
Bak ne suretler zuhur eyler vera-yı perdede

Ehl-i hale fehmiçün Şeyh Küşteri vaz’eylemiş.
Rü’yet-i tasviri şem’i şeb (-safa-yı) perdede…

Olmasaydı piş-i çeşm-i halka bir perde cihan,
Kimse görmezdi bu nakşı masiva-yı perdede.

Nakşeden kimdir tefekkür eyle gel nakkaşını
Seyredüp zıll-i hayali ru-nümay-ı perdede

Fenni lu’biyyat misali, hüsni bu çerh-ı felek
Yaktı söndürdü nice şem’i vera-yı perdede.



Huzur-ı hazıran, cem’iyyet-i irfan, vakt-i safa-yı merdan, laindir dinsizdir münafıktır bi edeptir şeytan, şeytanın dinsizliğine Rahmanı’ın birliğine, pirimiz Şeyh Küşteri’nin demine, devranına ve bizi temaşaya tenezzül eden ahibbanın sağlığına.
Demem o demek değil, ben bendenize, ben duacınıza, ben hake, ben hakisare eli yüzü yunmuş, elfazı düzgün, hoş sohbet, amma velakin musahabeti tatlı

KARAGÖZ – (Penceresinden) Hoş geldin, ıspanak suratlı…
HACİVAT - Geliverse karşıma o söylese ben dinlesem, ben söylesem o dinlese…
KARAGÖZ – (Penceresinden) Şu Hacivat da benim sakalımı yese…
HACİVAT – Her ikimiz de söyleşirken bizi temaşaya tenezzül eden ahibba bir güzel safayap olsalar
KARAGÖZ – (Penceresinden) Sonra da Hacivat’ı alıp turşu küpüne koysalar…
HACİVAT – (Hızlanarak) Aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur, aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur!
KARAGÖZ – Hayda tren kalktı gidiyor! Hacivat! Dur beni bekle! Beni almadan nereye gidiyorsun!
HACİVAT – (Devamla) Aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur, aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur!
KARAGÖZ – Tamam Hacivat. bırak artık şakayı, çocuk uyuyor! Uyandıracaksın şimdi!
HACİVAT – (Devamla) Aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur, aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur!
KARAGÖZ – İnadına mı yapıyorsun köftehor! Bak sus diyorum fena olacak sonra!
HACİVAT – (Devamla) Aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur, aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur!
KARAGÖZ – Sen şimdi görürsün, ben bir aşağı ineyim de… Dur orada geliyorum.
HACİVAT – (Devamla) Aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur, aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur!
KARAGÖZ – Yahu sus diyorum! Bak aceleden papucumu burnuma soktum… Ama dur şimdi geliyorum…
HACİVAT – (Devamla) Aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur, aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur!
KARAGÖZ – Abla! Kızılcık sopası nerede?
HACİVAT – (Devamla) Aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur, aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur!
KARAGÖZ – Abla! Çalı süpürgesini getir!
HACİVAT – (Devamla) Aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur, aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur!
KARAGÖZ – Abla! Fil çükünden kamçım nerede?
HACİVAT – (Devamla) Aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur, aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur!
KARAGÖZ – Abla! Sen en iyisi piştov tabancamı getir!
HACİVAT – (Devamla) Aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur, aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur!
KARAGÖZ – Abla! Yok! Yok! Bırak tabancayı da, ayı vurmak için aldığım tüfeği getir…
HACİVAT – (Devamla) Aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur, aman ne güzel olur! Ah ne güzel olur!
KARAGÖZ – (Gelir, boğuşmaya başlarlar) Dur da göstereyim sana güzeli! Al sana güzel olur! Bak sana güzel olur! Bak ne güzel oldu! Tam gözüne uydu!
HACİVAT – Aman Karagözüm yeter artık, vurma!
KARAGÖZ – Sen de benim sakalımı yolma!
HACİVAT – Aman karagözüm. Vurma, vurma!…(Hacivat çıkar)
KARAGÖZ – (Sırtüstü yerde kalır) Aman of… Öldüm bayıldım, eski halılar gibi yerlere yayıldım. Amanın ense köküm, şakaklarım, kül tablası gibi kulaklarım, seni gidi arlanmaz utanmaz, idare fitili, mum bacaklı adam seni, hele bir daha gel de bak sana neler yaparım…



HACİVAT – Aman Karagözüm… Sabah şeriflerin hayırlı olsun!
KARAGÖZ – (Tokat atar) Senin de sülaleni sansarlar boğsun…
HACİVAT – Aman Karagözüm beni böyle gelir gelmez darba hakkın yok.
KARAGÖZ – Sen şu tokadı al da burnuna sok! (Tokat atar)
HACİVAT – Yazıklar olsun sana Karagözüm yazık!
KARAGÖZ – Hoş geldin kazık oğlu kazık! (Tokat atar)
HACİVAT – Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! Şu güzelim günde bana reva gördüğün muameleye bak…
KARAGÖZ – Ne varmış bugünde?
HACİVAT – Aman Karagözüm sakın bilmiyorum deme! Yoksa bilmiyor musun, bilmiyor musun sahi bugünün ne gün olduğunu?
KARAGÖZ – Hacivat bak pataklarım ha! Lafı dolandırmadan söyle! Nesi varmış bugünün?
HACİVAT – Efendim bugün çok mühim bir gün! Nasıl desem bayram günü gibi özel, bayram günü gibi güzel bir gün…
KARAGÖZ – Ha! İyi o zaman! Gel elini öpeyim de bana para ver!
HACİVAT – O niyeymiş o?
KARAGÖZ – Yahu bayram günlerinde küçükler büyüklerin elini öpüp para istemez mi?
HACİVAT – Evet?
KARAGÖZ – İyi ya işte ben de paramı istiyorum. Yalnız YTL olmasın, Ziraat Bankası bile almıyor ona göre…
HACİVAT – Yine yanlış anladın Karagözüm, ben bayram günü diyerek bir teşbihte bulundum.
KARAGÖZ – Ya! Madem öyle nerede imamesi bu tespihin?
HACİVAT – İlahi Karagözüm sen adamı öldürürsün! Ben ne diyorum sen ne anlıyorsun…
KARAGÖZ – Pataklarım ha! Durduk yere abuk sabuk laf eden sensin köftehor…
HACİVAT – Sana laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan zor vallahi! Yani sana demem o ki bugün bayram değil…
KARAGÖZ – Şimdi tokadı yapıştıracağım ha! Madem bugün bayram değil neden bayram lafını sokuyorsun araya!
HACİVAT – Efendim bugünün ne kadar önemli bir gün olduğunu anlayasın diye bayram gününden misal verdim.
KARAGÖZ – Bayram günü müshil mi verdin? Kime verdin? Ne vakit verdin? Neden benim haberim olmadı?
HACİVAT – Sus karagözüm sus! Sus da beni dinle! Bugün Hilafetin kaldırılışının 86.Yılı… Anladın mı şimdi bugünün önemini?
KARAGÖZ – Uyan da balığa çıkalım Hacivat! Önemli gün dediğin bu muydu? Hilafet çoktan geri döndü senin haberin yok!
HACİVAT – Olur mu Karagözüm, artık ne sultanlık var ne de halifelik…
KARAGÖZ – Sen öyle san… Hilafet geri döndü… İnanmıyorsan bir de ulemaya soralım…
HACİVAT – Haydi oradan … Şu haline bakmadan bir de benimle eğleniyor… Sen ne bilirsin ki cahil eçhelin birisin…
KARAGÖZ – Sakızlı reçelim ama Türkiye’de olup bitenleri senden iyi bilirim evvel Allah.
HACİVAT – Madem öyle, Hilafet geri döndü, söyle bakalım halife kim?
KARAGÖZ – Yahu halife de neymiş, bir peygamber geldi başımıza eşi benzeri yok!
HACİVAT – (Tükürür) Tuh! Edepsiz! Dinsiz, imansız seni! Şunun söylediği sözlere bak!
KARAGÖZ – Hacivat tükürme bak, fena olacak şimdi!
HACİVAT – O zaman senin de ağzından çıkanı kulağın duysun külhani…
KARAGÖZ – Yahu ben ne dedim ki, bu sana dediklerimi millet meclisindeki mebuslar söylüyor…
HACİVAT – Olur mu canım öyle şey! Sen yanlış duymuşsundur muhakkak! Yoksa Peygamber Efendimiz (s.a.v) üzerine haşa huzurdan bir başkasına peygamber demek küfre sapmak olur, büyük günahtır…
KARAGÖZ – Vallahi ister inan ister inanma Hacivat ben duyduğumu söylüyorum…
HACİVAT – E peki, hilafet geri döndü, neden meclisi dağıtmıyorlar?
KARAGÖZ – Yahu ne diyorsun Hacı Cavcav meclisi dağıtmak hangi faninin vicdanına sığar! O zaman meclisteki 550 tüyü bitmemiş yetimin çifte maaşları, kıyak emeklilikleri ne olur, Allah korusun aç, susuz, gıdasız kalır biçareler… Başımızdaki o kadar vicdanlı, o kadar adaletli bir kimse ki zavallıcıklar sebeplensin diye meclisi geceleri bile açık tutuyor…
HACİVAT – Bak bu güzel işte… Meclisteki yetimin hakkını savunan, meclis dışındaki öksüzün, yoksulun, biçarenin hakkını hayli hayli savunur…
KARAGÖZ – Hacivat sen az önce ne dedin bakayım? Meclis dışındaki öksüzün, yoksulun, biçarenin hakkı mı dedin?
HACİVAT – Evet Karagözüm öyle dedim…
KARAGÖZ – (Tükürür) Tuh sana!
HACİVAT – Aman Karagözüm ne tükürüyorsun yüzüme…
KARAGÖZ – Yahu Hacivat! Utanmıyor musun?
HACİVAT – Neden utanacakmışım yahu?
KARAGÖZ – Meclis dışında öksüz, yoksul, biçare, insan mı var?
HACİVAT – Yok mu Karagözüm?
KARAGÖZ – (Tükürür) Tuh sana! Bak hala soruyor!
HACİVAT – Aman Karagözüm deme! Kalmadı demek!
KARAGÖZ – Kalmadı tabi! Sen bakma hakkımızı arıyoruz paramızı istiyoruz diye sokaklara dökülenlere! Hepsi bozguncu!
HACİVAT – Amaçları nedir peki?
KARAGÖZ – Cumhuriyeti, Atatürkçülüğü, devletçiliği, halkçılığı yeniden hortlatmak!..
HACİVAT – Aman Karagözüm bu saydıkların kötü mü oluyor şimdi?
KARAGÖZ – Kötü ya sen ne sandın Hacı Cavcav?
HACİVAT – Ben mi hiiç! Ee Karagözüm, peki halife ne buyuruyor bu bozgunculara karşı?
KARAGÖZ – Ne buyuracak, emniyeti ve adaleti sağlamak için nevi şahsına münhasır mahkemeler kurduruyor… Bu bozguncuları da teker teker toplayıp adalet önüne çıkarıyor…
HACİVAT – Eee, memlekette bozgunculuk hasıl olduysa! Ne yapsın adamcağız…
KARAGÖZ – Doğru adama yapacak bişey bırakmıyorlar… Halbuki herkes onun gibi düşünse kimse sesini çıkartmasa, ortada sorun diye bişey kalmayacak… Ama el alemin ağzı torba değil ki büzesin…
HACİVAT – Ya! Ya! Haklısın Karagözüm. Biz adam olmayız …
KARAGÖZ – Doğru. Hele sen hiç adam olamazsın Hacı Cavcav!
HACİVAT – Bırak boş boğazlığı da söyle bakalım, tevhidi tedrisat kaldırıldı mı peki?
KARAGÖZ – Hilafet geri gelir de tevhidi tedrisat kalır mı hiç Hacı Cavcav. Artık eğitimde seçme ve seçilme özgürlüğü var…
HACİVAT – O nasıl oluyor karagözüm hiçbir şey anlamadım?
KARAGÖZ – Anlamayacak ne var Hacı Cavcav. Bundan böyle çocuğunu istediğin yere gönderip okutabilirsin. İster mahalle mektebine gönder, ister cemaat okuluna. Ya da istersen sulugöz efendinin rahle-i tedrisinden geçir.
özgürlüklere bir kısıtlama geldi mi peki?
HACİVAT – Sulugöz efendi de kim?
KARAGÖZ – (c.c.)
HACİVAT – (c.c.) mi, (c.c.) de ne demek?
KARAGÖZ – Şimdi ki peygamber efendimizin tanrısı demek … Hatta bu tanrı (c.c.)’den bile büyük! Bu yüzden ona kısaca 4C diyebiliriz.
HACİVAT – Tövbe! Sus Karagözüm! Sus! Boyunca günaha giriyorsun! Tövbe! Tövbe! Ağzından çıkanı kulağın duysun…
KARAGÖZ – Yahu bana ne kızıyorsun Hacı Cavcav duyduğumu gördüğümü anlatıyorum sana…
HACİVAT – Tamam. Sus! Sus! Söyle peki bireysel özgürlüklere kısıtlama getirildi mi?
KARAGÖZ – Bozgunculuk yapmadıktan sonra özgürlüklere neden kısıtlama getirilsin…
HACİVAT – O da doğru ya! Demek herkes eskisinden daha özgür daha hür!
KARAGÖZ – Evet Hacı Cavcav. Kızlara başını bağlama, cemaatlere örgütlenme, hırsızlara çalma çırpma, hükümete yalakalık yapma özgürlüğü … Geriye kalanı da özgürlükten çok bozgunculuk sayılır zaten…
HACİVAT – Bu saydıkların bana biraz tuhaf özgürlükler gibi geldi ama, madem memleket eskisinden daha özgür daha hür diyorsun, o zaman bu hilafetin geri gelmesi iyi olmuş canım…
KARAGÖZ – Değil mi Hacı Cavcav! Ülke özgürlüğüne kavuştu çok şükür! Dinle, duyuyor musun? Ayak sesleri geliyor…
HACİVAT – Hayır Karagözüm duymuyorum. Nedir o ayak sesleri?
KARAGÖZ – Demokrasinin ayak sesleri! Bak iyice kulak ver duyacaksın!
HACİVAT – Yok, Karagözüm ben duymuyorum.
KARAGÖZ – Eğil biraz., şimdi kulak ver!
HACİVAT – Yok, hala duymuyorum.
KARAGÖZ – Biraz daha eğil. Ha (Vurur) Duydun mu şimdi!
HACİVAT – Aman Karagözüm ne vuruyorsun?
KARAGÖZ – Ne vurması Hacı Cavcav, ben sana özgürlük ve demokrasi muştuluyorum…(Vurur)
HACİVAT – Öyle desene Karagözüm. Ne yapalım, özgürlük ve demokrasi için bu kadarcık sıkıntıya katlanacağız artık…
KARAGÖZ – Değil mi Hacı Cavcav! (Vurur) Al sana demokrasi! Al sana özgürlük!
HACİVAT – Tamam Karagözüm… Özgürlük için gereği neyse yapacağız dedik ama sen de çok oluyorsun!
KARAGÖZ – Yok öyle! Özgürlüğe de demokrasiye de kavuşmak o kadar kolay değil. Eğil bakalım eğil! (Vurur)
HACİVAT – Yahu Karagözüm vurmasana! Ben anladım demokrasiyi de özgürlüğü de!
KARAGÖZ – Olmaz! Eğil diyorum, eğil! Özgürlükten ve demokrasiden bu kadar kolay kaçamazsın! (Vurur)
HACİVAT – Karagözüm dur vurma! Anladım diyorum bak! Beni bir dinlesene!
KARAGÖZ – Dinleyecek bişey yok! Demokrasi bu! Kapını çaldı mı bir kere kanlı mı olacak kansız mı olacak bilemezsin, eğil diyorum. (Vurur)
HACİVAT – (Kaçar) Aaa Karagözüm çok oldun ama! Bu nasıl demokrasi bu nasıl özgürlük!
KARAGÖZ – Bak işte bu demokrasi ile özgürlüğün iyi tarafı da bu! Adamı döve döve akıllandırıyor…
HACİVAT – Bana bak! Sen deminden beri benimle eğleniyor musun yoksa!
KARAGÖZ – Ya ne sandın köftehor!
HACİVAT – Peki ya hilafetle ilgili söylediklerin…
KARAGÖZ – Ah Hacı Cavcav ah! Akıllı geçinirsin ama ayakta uyuduğun besbelli… Her şey gözümüzün önünde olup bitiyor, ama sen hala işin ayırdında değilsin…
HACİVAT – Ne yani yoksa hilafetle mi yönetiliyoruz Karagözüm?
KARAGÖZ – Ne o biraz önce hilafetin geri dönmesi iyi olmuş diyen sen değil miydin?
HACİVAT – Aman Karagözüm o hilafetin bize tanıdığı özgürlük ve demokrasiyi tanımadan önceydi…
KARAGÖZ – Merak etme hilafete dönmedik henüz…
HACİVAT – Oh çok şükür!
KARAGÖZ – Ama özgürlük ve demokrasi ile yönetilmediğimiz de kesin!
HACİVAT – Peki özgürlük ve demokrasi için ne yapacağız Karagözüm?
KARAGÖZ – Bir paket makarnaya, bir torba kömüre ve rezistansı kireçlenmiş çamaşır makinesine aldanmayacağız…
HACİVAT – Anladım Karagözüm Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağız… Cumhuriyet Devrimi Kanunlarını uygulayacağız…
KARAGÖZ – Kafana bişey mi düştü Hacı Cavcav! Bir demede anladın, bakıyorum.
HACİVAT – Tabii Karagözüm bundan böyle makarnayı kömürü alırım ama ömür billah bir daha reyi mi de vermem…
KARAGÖZ – (Tükürür) Tuh sana! Bende bu reyi bu adamlara kim verdi diyordum… Her İki kişiden biri bu adamlara oy vermiş dediklerinde, acaba oyu ben mi verdim diye kendimden şüphe ediyordum.. Meğer oyu veren makarnacı senmişsin… Tuh! Tuh sana!
HACİVAT – Tükürme Karagözüm! Yeter artık! Hadi oyunu bağlayalım.
KARAGÖZ – Yok! Yok! Sen bunu hak ettin köftehor! Tuh!
HACİVAT – Aman Karagözüm! Dur artık! Yıktın perdeyi, eyledin viran varıp da vatandaşa haber vereyim heman!
KARAGÖZ – Burada durduğun kabahat! Hadi çabuk haber ver! Yürü makarnacı seni! Efendim oyunumuz burada bitti. Her ne kadar sürçi lisan ettikse affola… Bir daha ki oyunumuzda görüşmek üzere sağ olun var olun… Hoşça kalın.

-SON -

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder